Tüten ocaklar, çocuk sesleriyle çınlayan sokaklar, camilere giden yaşlılar, yol kenarlarında demlenen aylaklar, siviller, insanlar yoktu, tek biz vardık. Savaş dedikleri, insanlık soyunu yersiz yurtsuz bırakan lanet bir yağmurdu. Bu yağmurdan geriye tek savaşçılar kalmıştı. Buna bir yönüyle seviniyordum da. Bombalarla can verecek olanlar sadece bunu cana minnet bilenler olacaktı. Yağmur yorulmuş, dinlenerek yağmaya başlamıştı. Bütün bu insanların yağmurdan değil, bir canavardan korkup kaçtıklarını düşündüm. Gittikçe daha fazla yaklaşan bir canavardan. Biz o canavarı durdurmak için burada kalmıştık. Şehre insanlar yeniden dönebilsin, kadınlar ocakları tüttürsün, çocuklar sokakları daha fazla küskün bırakmasın diye. Biz şehri, hayatı müdafaa ediyorduk, onlar kışlayı, ölümü müdafaa ediyordu. Onlar hayata saldıran aç bir canavardı.
Alışveriş sepetiniz boş!