İlk eğitimine Konya’da başlayan Şeyh Vefâ Hazretleri, tam anlamıyla derviş meşrep bir kimseydi. Nezaket sahibi ve kibar bir insandı. Siyasetten oldukça uzak durdu. Her zaman dürüst bir insan olmaya çalıştı. Dünya ve dünya nimetlerinden kendisini hep uzak tuttu. Dünyadaki tek gayesi, güzel bir ahlâka sahip olmak isteğiydi.
Kimseyi kırmaz ve kınamazdı. Kendisini ilgilendirmeyen her şeyden yüz çevirirdi. Tevazu sahibiydi. İbadetlere çok düşkündü. Özellikle nafile ibadetlere önem verirdi. Nefis mücadelesine karşı da, esaslı bir duruşu vardı. Riyadan hep uzak dururdu. Mescidinde farz namazları kendisi kıldırır, müridlerinin eğitiminden yakinen ilgilenirdi.
Uzleti pek sever, evinde bol bol yüce Allah’a ibadet ederdi. Her tabakadan insanlar onu görmek, sohbetinden feyizlenmek için kapısında sıra oluştururlardı. Sohbetleri verimli ve tesirliydi. Az yer az uyur, az konuşur hep halveti tercih ederdi. Kelâmından ve cemalinden bir güzellik akardı.
Nükteli, hoş sohbetti. Aynı zamanda Şeyh Ebü’l-Vefâ Hazretleri, muhtelif sanat ve fen bilimlerine de aşina bir kimseydi. Onun sohbetinden ve feyzinden sultanlar, sadrazamlar, yöneticiler, alimler, sanat adamları ve halk kana kana istifâde etti. Şeyh Vefâ Hazretleri iyi derece Arapça, Farsça, ve Türkçe bilirdi. Bu dillerde eserler kaleme aldı.